7 Ağustos 2009 Cuma

Pride and Prejudice (Gurur ve Önyargı)




En sevdiğim yazarlardan biri olan Jane Austen ile bloguma açılış yapmayı uygun gördüm. Çünkü, bu kadar eski olduğu halde bugün hala bu kadar popüler olan başka bir roman bilmiyorum açıkcası... 200 yıllık bu kitap "Gurur ve Önyargı" veya "Aşk ve Gurur" isimleri ile dilimize çevrilmiştir.
Gurur ve Önyargı'dan daha önce ya da daha sonra yazılmış ve ondan daha ses getiren ve simge haline gelmiş başka klasiklerde var elbette, ama inanıyorum ki hiçbiri okuyucusun kalbinde bu kadar yer edinememiştir (en azından benim kalbimde :)).

Neden hala onun kitabını okuyoruz?. Üzerine çekilen filmlerin sonunda kalplerimiz duruyor?. Kitaba bakıcak olursak, gayet sade ve akıcı bir dille yazılmış. İnanın 424 sayfayı bir solukta okuyorsunuz, sonu hiç gelmesin istiyorsunuz. Herhangi bir edebiyat süsü yok, yazar sizi etkileme çabasında değil, anlatılan kişiler enteresan kişiler asla değil. Tam aksine günümüzde bile yolda yürürken karşılaşabilceğimiz insanlar. İşte nedeni belki de bu, herkes kendinden bişeyler bulabiliyor kitaplarında...
Gelelim kitabın konusuna; "huylu huyundan vazgeçer mi?" İnanın bu kitap da vazgeçiyor hemde aşk uğruna. Amannn aşk romanıymış dediğinizi duyabiliyorum ama bu vıcık vıcık bir aşk romanı değil. Yazar ön planda aşkı anlatırken, arkada ingiliz toplumunun ahlaki değerlerini anlatmaktadır.

Birkaç kez okuduğum ve tekrar tekrar aynı zevkle okuyacağımdan hiç şüphem olmayan bu kitap ilk giriş cümlesiyle sizi kendi büyülü aleminin içine alır. "Dünyaca kabul edilmiş bir gerçektir, hali vakti yerinde her bekar erkeğin mutlaka bir eşe ihtiyacı vardır". Bu cümleden sonra ilerleyen birkaç sayfada bütün kitap boyunca Jane Bennet ve Mr. Bingley'in aşkını okuyacağınızı sanarsınız. İşte tam o anda esas kızımız Elizabeth Bennet(güzel, zeki, neşeli, hayal dünyasında yaşamayan gerçekçi bir kişi olmakla beraber önyargılı) ile esas oğlanımız Mr Fitzwilliam Darcy (yakışıklı, zengin, zeki, iyi okullarda okumuş, görgülü fakat gururlu) sahneye çıkarlar. Mr.Darcy ilk başta Elizabeth'i hem güzellik anlamında hem de statüsü gereği kendine layık görmez fakat ilerleyen sayfalarda onun duru güzelliği, içtenliğine ve havasına kapılmaktan kendini alamaz ve " Boşuna mücadele ettim. İşe yaramayacak. Duygularım bastırılacak gibi değil. Size ne büyük bir tutkuyla hayran ve aşık olduğumu söylememe izin verin" der orda kalbimizin yağlarını eritirken aradaki sınıf farkına değinmeden edemez. Gururu incinen ve daha önce hakkında kötü şeyler duyduğu Mr. Darcy'i Elizabeth anında reddeder. Bir takım şeyler yaşanır ve Mr. Darcy aşkında etkisiyle öyle bir adam olur öyle şeyler yaparki Elizabeth ile beraber bizler de ona aşık oluruz ve Elizabet'e ikinci teklifi de kitabın sonunda eder. "Benimle oyun oynamayacak kadar naziksiniz. Eğer duygularınız hala geçen Nisan'daki gibiyse, bana bunu hemen söyleyin. Benim duygu ve düşüncelerim değişmedi, ama tek bir sözünüz beni bu konuda ilelebet susturacaktır" der ve bu sefer Elizabeth teklifi kabul eder ve mutlu sona ulaşırlar.




1 Yorum:

Blogger öztürk dedi ki...

Hayirli olsun blogun ilk yazin guzel olmus...

7 Ağustos 2009 17:21  

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa